29 Şubat 2016 Pazartesi

Kürdanlı Patlıcan Kebap

          Patlıcanın kızarmış haline bayılırım; tek başına kızartması, karnıyarık, kürdanlı patlıcan kebap ve diğer kızarmış halleri... aslında sağlık için yağlı fırın kağıdına yağlayıp koyula da bilir ama cazır cazır yağda pişince ayrı yakışıyor patlıcana, biraz zamanınız varsa gösterişli ve güzel bir lezzet...
Kürdanlı Patlıcan Kebap
patlıcan yemeği, karnıyarık, patlıcan kızartması, alacalı soyma, patlıcan acısı, ana yemek, sıcak yemek, kemerli patlıcan, bostan patlıcanı

Malzemeler:
4 adet patlıcan
500 gram köftelik kıyma
2 diş sarımsak
1 baş soğan
5-6 tane sivri biber
3 tane domates
1 yemek kaşığı salça
1 çay kaşığı karabiber
Arzuya göre 1 çay kaşığı pul biber
Kızartmak için 1 su bardağı sıvı yağ

Yapılışı:
Patlıcanlar uzunlamasına alacalı şekilde soyulur
Uzunlamasına 4 dilim olacak şekilde kesilir, tuzlu suda 15 dakika bekletilir, süzülür, kurulanır, kızgın yağda arkalı önlü kızartılır, tabağa kağıt havlu konur ve patlıcandaki yağın fazlasının alınması sağlanır
Köfteyi yapmak için: soğan rendelenir, sarımsak küçük küçük doğranır, kıyma, karabiber, kırmızıbiber, tuz eklenir, yoğrulur
Bir kap içine domatesi önce ortadan kesilir, sonra her biri üçe bölünür, üzerine tuz ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ dökülür, karıştırılır.
sivri biberler uç ve sap kısmında kesilir, orta parmak uzunluğunda kesilir, biberlerin de üzerine tuz ve yağ gezdirilip karıştırılır
Köfte harcı ceviz büyüklüğünde yuvarlanır, teflon tavada az bir yağda rengi dönene kadar pişirilir.
2 tane Kızarmış patlıcan artı (+) şeklinde koyulur, köfte ortasına yerleştirilir, bohça gibi sarılır, üzerine önce domates, domatesin üzerine biber konur, kürdan ortasından iyice batırılır, tepsiye dizilir.
Bir kasede salça su ile eritilir, kürdan kebapların üzerine dökülür, fırına verilir,domates biber pişene kadar pişirilir
Pilav ve cacıkla servi edilir
 afiyet olsun

Pırtıki (Van Yemeği)

         Van'da öğrendiğim güzel yemeklerden biri, ıspanak, nohut, kuşbaşı et, bundan güzel demir deposu mu olur, hele bir de üzerine limon sıkılarak yendiğinde harika oluyor.
Pırtıki (Van Yemeği)

Malzemesi:
3 bardak haşlanmış nohut
1 kase yıkanıp ayıklanmış ıspanak
Yarım kilo kuzu kuşbaşı
3 diş sarımsak
1 yemek kaşığı domates salçası
1 adet soğan
1 yemek kaşığı tereyağı

Yapılışı:
Kuzu kuşbaşı yarım çay bardağı su ilave edilerek pişirilir
Suyu çekince küçük küçük doğranmış soğanla tereyağı eklenir, kavrulur, soğanlar pişince salça eklenir
Karışımın üzerine haşlanmış nohut ilave edilir, üzerini kapatacak kadar su eklenir, kaynamaya bırakılır
Kaynamaya başlayınca ezilmiş sarımsak ve ıspanak ilave edilir, ıspanaklar da pişene kadar pişirilir, suyu azaldıysa biraz daha su ilave edilir, afiyet olsun

Kısır (Sarma içi)

                Bayanların özel toplantılarında, ev gezmelerinde, hafta sonu  ikindi yemeklerinde ve diğer öğünlerde kısır sofralarda yer alır. Her bölgenin, herkesin ve her damağa göre bir kısır tarifi vardır. benim kısırım bol nar ekşili, saf zeytin yağlı ve bol fesleğenli... Nar ekşisi bazen bende 1 su bardağına kadar çıkıyor, bazen taze nane ve taze reyhan da ekliyorum, isteğe bağlı olarak bol tereyağında yumurta yapıp yanında servis edebilirsiniz. Kısırı yapmaya başlayınca çay suyunu koymayı unutmamak gerek, çünkü bulgurun oluşturduğu şişkinliğe en iyi çay geliyor.
Kısır (Sarma içi)
kısır, sarma içi, hatay yemekleri, bulgur yemekleri
Kısır (Sarma içi)
Malzemeler:
4 su bardağı mümkünse esmer ince bulgur, sarı ince bulgur da olur (düğürcük)
1 baş soğan
4 yemek kaşığı domates salçası
4 yemek kaşığı pul biber (Bir çay bardağı zeytin yağında 1-2 saat bekletilir)
4 yemek kaşığı kuru fesleğen (kuru reyhan)
1 demet maydanoz
1 bağ yeşil soğan
2 rendelenmiş veya küçük küçük doğranmış domates
Yarım çay kaşığı karabiber
Yarım çay kaşığı kimyon
2 su bardağı kadar sızma zeytinyağı( kısırın rengi parlayana kadar)
1/2 su bardağı nar ekşisi (nar ekşisi sosu değil, hakiki nar ekşisi)

Yapılışı
Kaynar su dökülerek bulgur 10 dakika kadar ıslatılır, bu arada 1-2 defa karıştırılır
Bulgur ıslanırken maydanoz ve yeşil soğan temizlenir, doğranır, baş soğan ince ince doğranır, domates rendelenir
Bulgur şiştikten sonra biraz karıştırılır, buharı gider, doğranmış baş soğan, fesleğen,tuz, karabiber, kimyonla karıştırılır, salça ve pul biber de eklenip biraz yoğrulur
Rendelenmiş domates eklenip, biraz daha karıştırılır
Nar ekşisi eklenir, karıştırılır
Maydanoz ve soğan eklenir, en sona kısırın rengi parlayana kadar sızma zeytinyağı konur, tuzuna biberine bakılır, tadında eksiklik hissedilen malzeme, baharat, tuz varsa eklenir
Afiyet olsun

13 Şubat 2016 Cumartesi

Frankfurt ve Goethe

Orta Almanya’nın güney batısında Hessen Eyaletinde Main Nehri etrafına kurulu olan ve asıl adı Frankfurt am Main de, Franfurttayız. 2000 yıl önce Romalılar'ın yerleşim yeri olan şehir, ismini bir Germen kabilesi olan Franconofurd ’dan alıyor. 
romerberg meydanı, goethe, my zeil, dom katedrali, apple wine, elma şarabı

Römerberg Meydanıromerberg meydanı, goethe, my zeil, dom katedrali, apple wine, elma şarabı

romerberg meydanı, goethe, my zeil, dom katedrali, apple wine, elma şarabı
İlk gezdiğimiz yer Romalılar anlamına gelen ve ortaçağdan beri Frankfurt’un idari merkezi “Römerberg Meydanı”ydı. meydandaki evlerin çoğu 2. Dünya Savaşı sırasında yıkılmış.1980 li yıllarda  aslına uygun olarak inşa edilmiş. Meydanda, 14. ve 18. yüzyıllar arasında yapılmış 11 güzel bina yer alıyor.


Bunlardan bir tanesi de Altes Rathaus olarak adlandırılan belediye binası. Belediye binasının da yer aldığı bu meydan Hediyelik eşya dükkânları ve kafeler Römerberg yapılarının alt katlarında bulunuyor. 

Römerberg Meydanının tam ortasında Bir elinde kılıç, diğerinde terazi taşıyan “Adalet Çeşmesi” yer alıyor. Adalet Çeşmesinde Tanrıça Justitia  Roma mitolojisinde adalet tanrıçasını simgeliyor.
 Meydanı gezerken vitrinde gördüğüm çantalara dönüşte bakarım diyorum ama maalesef dönüşte dükkan kapalı olduğu için çantalar gözümde kalıyor.

Almanya’da kralların taç giyme törenleri için dizayn edilmiş birkaç kiliseden biri olan Dom katedrali,Roma İmparatorluğu döneminde 13. ve 15. yüzyıllar arasında kırmızı kum taşından gotik tarzda inşa edilmiş. 95 metre yüksekliğinde olan Dom Katedrali 2.Dünya Savaşından sonra 1953 yılında yeniden inşa edilmiş

Dom Katedrali

                                 

 Dom katedralinden sonra yolumuz kapalı bir pazar yerine geliyor. Pazarlara meraklı biri olarak dalıyoruz içeriye, Çeşit çeşit şarküteri ürünleri, çiçekçi, zeytinyağı satıcıları ve et ürünleri içeren bir yer, Pazar yerinde Urfalı bir aile ile tanışıyoruz, onlarında pazarda salata, tortellini ve soğuk meze satan bir yerleri var, Acıkınca aparatif bir şeyler yemek için güzel bir yer.


Pazardan hemen sonra Zeil Caddesine geliyoruz. İki büyük alışveriş merkezi var, My zeil’in görüntüsü çok ilgi çekici, camlarla kaplı ve göbeği andıran bir yapı. Zeil Caddesi ve MyZeil Alışveriş Merkezinin içi oldukça hareketli, birçok markayı burada bulmak mümkün. Yemek yemek için en üst kata çıkıyoruz ama kokudan rahatsız olup yemek yemiyoruz. alışveriş kısmımızı tamamlıyoruz.

Zeil

My Zeil

Zeil Caddesine yakın bir yerde Sultan Saray Lokantasında kendi damak tadımıza göre kebabımızı yiyoruz. Küçük, temiz ve güzel bir mekan, yemekler de gayet lezzetliydi.

Frankfurt'ta Sultan Sofrası

                     

Yemeğimizi yedikten sonra, genelde "Faust’un" yazarı olarak tanıdığımız ünlü yazar edebiyatçı, siyasetçi, ressam olan Johann Wolfgang von Goethe’nin evine gidiyoruz. 
Goethe'nin Evi
Müze ve ev bölümünden oluşan bahçeli bir yer. Goethenin Faust’unu eziyet çeke çeke , “genç werther'in acıları” kitabını hayranlıkla okumuştum. Faustun konusu; Doktor olan Faust, Şeytana (Mefistofeles) onu tekrar hayata bağlayabilirse Mefistofeles’e ruhunu satacağına dair iddiaya girerler. Tanrı'dan Faust'u doğru yoldan çıkarmak için Mefistofeles izin ister, onun bunalımlar içinde olduğu bir gece karşısına çıkar ve Faust'a dünya hazlarını vaat eder. Kitap, Evrenin birçok yerinde ve farklı zaman dilimlerinde geçer. Mitolojide geçen birçok isim kitapta yer alıyor, filmini seyretmeye çalıştım ama ürkütücü geldi bana. Bu kadar kuvvetli bir hayalgücü de gerçekten özel bir yetenek … 

“Genç werherin acıları” kitabının orjinalini ve ikinci baskısını görüyorum. Goethe’nin 9 Haziran 1772 yılında Wetzlar'da hukuk stajını yaparken, bir arkadaşının nişanlısına (Charlotte Buff) aşık olur ve bu kitabı iki haftada ve hapishanede yazar. Kitap aslında birebir goethenin hayatını anlattığı bir kitap, sadece son bölümü yakın arkadaşının intiharından esinlenerek yazmış. Werther’in mektuplaştığı hayali arkadaşı Willhelm’in eliyle, mektuplar biçiminde anlatılır, tanıştığı Lotte’ye aşık olur. 
"Genç Werther'in Acıları Kitabı

Lottenin de Werther’e duyguları vardır ama Albert’le nişanlıdır ve verdiği sözden dolayı Lotte Albert ile evlenir. Werther, bir aile dostu olarak hayatlarında yer alır. Duyguların çok güzel ifade edildiği okumaktan zevk aldığım, aşk, fedakarlık, dolu bir kitap. Okumadıysanız veya okumayı düşünüyorsanız “Goethenin ilk aşkı” filmini seyretmenizi ve kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Bahçeden eve geçiyoruz, küçük şirin bir bahçe, giriş katında zamanına göre çok zevkli bir mutfakla karşılaşıyoruz. Pasta ve kek kalıpları şimdi bile bulamayacağımız şekildeydi.      
 
 
 Goethe'nin evi ile ilgili bilgiyi http://www.goethehaus-frankfurt.de/goethe-house adresinden alabilirsiniz. Gezerken ingilizce almanca basılı broşür de çok yardımcı oldu. ilk katta mavi ve sarı odalar vardı,mavi ve sarı tonlarda dekore edilmiş.
Goethe'nin evindeki saat, seramik kaplamalı sobalar, mobilyalar, yağlıboya tablolar ve kütüphane kısmı görülmeye değer...


Bu resim çok güzeldi, bir de bıçağın yanındaki iki kuş resmini çok beğendim. Goethenin annesi çocukken Goethe'ye çok masal anlatırmış ve fausttanda anlaşılacağı gibi hayal gücü çok geniş, renkli bir kişilik...
Goethe'nin "Genç Wertherin Acıları" kitabından 
"otların arasındaki küçük evrenin kaynaşmasını, sivrisinekçiklerin, kurtçukların, akıl sır ermez sayısız biçimlerini kalbimin yakınında duyumsayınca ve bizi kendince yaratan yüce varlığın huzurunu, bizi sonsuz hazza boğarak uçurtup koruyan yüce sevenin esimini duyumsayınca; dostum! sonra gözlerimin etrafı alacalaşıp da çepçevre dünya ve gökyüzü, bir sevgilinin endamı gibi, bütün ruhumda sükûta varınca - o zaman sıkça özlem duyarak düşünüyorum: ah, içinde dolu dolu sımsıcak yaşayanı bir ifade edebilsen, ona kâğıt üzerinde nefes verebilsen; bu ruhunun aynası olsa, sonsuz Tanrı, ruhunun aynası olduğu gibi! - Dostum - Ama bu beni mahvediyor, bu görünümlerin ihtişamının şiddeti altında yok oluyorum."
Akşam yemeğini Römerberg Meydanında pizza, bu bölgelerde meşhur apfelstrudel (elmalı bir pasta) ve tiramisu yiyerek tamamlıyoruz. 

Apfel Strudel

Ertesi gün havaalanında yine Goethenin heykelini görerek Güzel Ülkemize dönüyoruz.