Kadın...
Sabırlıdır
Hassastır,
Duyarlıdır,
Anadır,
Zorluklara göğüs gerer,
ufacık şeylerle mutlu olan Polyannadır,
Gözyaşı gözünün ucundadır,
Güzelliklerin resmidir,
Şarkıların ismidir...
Kadınları anlamak zor görünür, ama kalbine ulaştığınızda bağımlısı olunur,
21. Yüzyılda hala kadına şiddet, tecavüz, sarkıntılık, dayak, kaba kuvvet yaşanması ve hala bunları konuşmamız ne kadar kötü...
Keşke hep güzellikleri konuşsak tıpkı kadın gibi...
Kadının gözleri kalbi ısınınca parlar,destek olunduğunda ışıldar, gülleri sevince masumlaşır, saçı okşanınca yumuşar, kadının gözünde bütün ruh hali görülür, görülmeye değecek her şekilde...
Yıllar önce ilk defa bu şiiri Can Dündar'ın "hayata ve siyasete dair" kitabında okumuştum. Nazım Hikmet'in şiirinde kadınla erkeğin sevgiye bakışını anlatıyor.
Bir Ayrılış Hikayesi |
BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...
Nazım Hikmet RAN