Prag'da sonbahar-Prag-Çek Cumhuriyeti
İlk durağımız Prag’ın yüksek bir tepesine yapılmış her yeri kuşbakışı görebildiğimiz Cumhurbaşkanının evi veSt.Vitus Katedrali önü.
Cumhurbaşkanının evinin bulunduğu yerde ilk Başkanı Thomas Grogor Maşaring'in Heykeli bulunuyor. Baş psikoposluk sarayı kale kapısından birinci avluya, oradan da Mathias Kapısı’ndan ikinci avluya giriliyor. Matiyas kapısı 164 te şehrin batıya açılan kapısı.
Milena' ya mektuplar kitabının arka kapağında yazan sözlerde duygularını çok yogun yaşadığı ve kendisine sevgisinin nasıl acı çektirdiğini hissettiren yazıyı hatırlıyorum;
Milena Jesenka, Kafka'nın eserlerini Almancadan Çek diline çevirmek ister ve mektuplaşma başlarlar, kitap bu mektupları içeriyor.
Birçok yapıda Kral IV.Charles’ın adını görüyoruz (Charles Köprüsü, Charles Üniversitesi gibi). IV.Charles 1347-1378 yılları arasında tahta geçen, eğitimli ve kültürlü bir kral. Birçok eser de baş mimarı Peter Parley tarafından yapılmış
Katolik kilisesinin bağnaz yaklaşımları olduğunu ve halkı çıkarları doğrultusunda kullandığı yönündeki konuşmaları ile kilisenin ve Habsburg Hanedanı’nın dikkatini çeker ve düşmanlığını kazanır. Hus 1411 yılında aforoz edilir. Ancak taraftarlarının sayısındaki büyük artış kısa sürede apayrı bir mezhebin oluşmasına yol açar.
6 Temmuz 1415 yılında Konstanz’da canlı canlı yakılarak öldürülür. Jan Hus’un öldürülmesinin ardından Katolik Cizvit rahipleri halkın tekrar Protestanlıktan Katolikliğe asimile edilmesi konusunda Hasburg Hanedanı ve kilise tarafından görevlendirilir. Protestanlığın yayılması durdurulamaz ve Hıristiyanlığın en büyük mezheplerinden biri olur
yanındaki kukla;elinde altın torbası olan bir Yahudi’dir; “cimriliği” sembolize eder.
yandaki kukla; iskelettir; “yaşama karşı isteksizliği” anlatır.
Sonuncu Kukla; elinde bir müzik aleti bulunan ise “gece hayatına ve sefahate düşkünlüğü” anlatır.
Prag’da son akşamımızda ise Vltava Nehri’de tekne turuna katılıyoruz. Romantik bir şehir olduğunu gece manzarasıyla çok daha yoğun hissediyoruz.
Nazım Hikmet bu güzel şehirde iki yıl yaşamış, özelliklede gittiği slavya kafe hala duruyor.
Prag-Berlin treninde pencerenin yanındayım
akşam oluyor
dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer
akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedim toprağı severmişim meğer
toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen
ben sürmedim
platonik biricik sevdam da buymuş meğer…
dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer
akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedim toprağı severmişim meğer
toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen
ben sürmedim
platonik biricik sevdam da buymuş meğer…
meğer ırmağı severmişim
ister böyle kımıldanmadan aksın kıvrıla kıvrıla tepelerin eteğinde
doruklarına şatolar kondurulmuş Avrupa tepelerinin
ister uzasın göz alabildiğine dümdüz
bilirim aynı ırmakta yıkanılmaz bir kere bile
bilirim ırmak yeni ışıklar getirecek sen göremeyeceksin
bilirim ömrümüz beygirinkinden azıcık uzun karganınkinden alabildiğine kısa
bilirim benden önce duyulmuş bu keder
benden sonra da duyulacak
benden önce söylenmiş bunların hepsi bin kere
benden sonra da söylenecek...
Ve romantik şair Nazım Hikmet’in dizeleriyle Prag gezimiz sona eriyor. Nazım'ın da dediği gibi farkettiğimizde "meğer" diyeceğimiz ne kadar çok yaşadıklarımız ve yaşanmamışlarımız varmış meğer...
ister böyle kımıldanmadan aksın kıvrıla kıvrıla tepelerin eteğinde
doruklarına şatolar kondurulmuş Avrupa tepelerinin
ister uzasın göz alabildiğine dümdüz
bilirim aynı ırmakta yıkanılmaz bir kere bile
bilirim ırmak yeni ışıklar getirecek sen göremeyeceksin
bilirim ömrümüz beygirinkinden azıcık uzun karganınkinden alabildiğine kısa
bilirim benden önce duyulmuş bu keder
benden sonra da duyulacak
benden önce söylenmiş bunların hepsi bin kere
benden sonra da söylenecek...
Ve romantik şair Nazım Hikmet’in dizeleriyle Prag gezimiz sona eriyor. Nazım'ın da dediği gibi farkettiğimizde "meğer" diyeceğimiz ne kadar çok yaşadıklarımız ve yaşanmamışlarımız varmış meğer...
Masal şehre tekrardan gelip diğer güzellikleri başka bir zamanda keşfetme dileğiyle…
Yazan İnci DOĞAN SÖĞÜTLÜ