Karlovy Vary (Karlsbad, Kral’ın Banyosu)
Karlovy Vary’e ormanlık ince bir yoldan aşağı doğru inerek ilerliyoruz. Karlovy Vary; Teplá Nehrinin (Tepla’nın Çekçe anlamı ısı demek) iki tarafında, yemyeşil ormanlık tepelerin iç kısmında bir vadinin içinde bulunuyor ve bu tepelerin eteklerinde kurulu bir şehir. Bu şehri görünce aklıma Queen Latifah’ın Başrolünü oynadığı “Last Holiday” filmi geliyor. Film Karlovy Vary’de çekilmiş, konusu beyninde tümör olduğunu öğrenen Queen Latifah bütün malını mülkünü satarak tatile çıkar, ve tatil için Karlovy Vary’e gelir, Filmin harika manzaralarını bizde görüyoruz.
1300’lü yıllarda Çek Kralı IV. Charles geyik avına çıkar, bir geyiğin peşine düşer, geyik kayalardan aşağı atlar, geyik sıcak suyun içine atladığı için yarı haşlanmış halde bulunur ve bu termal merkez keşfedilir. Geyiğin atladığı tepeye “geyik tepesi” yada “dostluk tepesi” olarak biliniyor.
İlk gördüğümüz yer Mustafa Kemal Atatürk’ün 1918 yılında nefrit tedavisi için geldiğinde kaldığı Carlsbat Plazanın önü. “Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Kemal Atatürk burada kalmıştır” yazan bir tabela bulunuyor. Atatürk buradaki anılarını “Karlsbat Anıları” olarak günlüğüne yazıyor.Ulu Önder Atatürkümüz'ün tabelasını gördük, otel önündeki birçok ülkenin bayrağını görmemize rağmen Ülkemizin bayrağı yoktu, neye göre asılıyor bilmiyorum ama Ay-Yıldızlı Bayrağımızı görmek isterdim.
Hemen yolun karşısına geçtiğimizde görkemli bir bina görüyoruz ve hamam olduğunu öğreniyoruz
Karlo Vary’nin en ünlü otellerinden biri olan ve Last Holiday filminin çekildiği Grand Pub Otelin önünden geçip Tepla Nehrine doğru yürüyoruz
Oplatky adı verilen Geleneksel Çek Kâğıt Helvası yapımını ve satış yerini ayrı ayrı yerlerde görüyoruz.
İsteyene ısıtılarak ya da soğuk ikram ediliyor.
Birçok çeşidi var; vanilyalı, çikolatalı, sade, çok katlı, az katlı… Sıcak sıcak biz de yiyoruz.
Dükkânda bazı Çek içkileri de tanıtılıyor. Çeklerin ulusal içecekleri olarak kabul edilen Becherovka Likörü, 1807 yılında Doktor “Jean Becherovka” tarafından 40 çeşit bitki ve baharat karıştırılarak ağrı kesici şurup olarak yapılmış daha sonra doktorun içine alkol eklenmesi ile bitki ve baharat likörü oluşmuş. Becherovka halen yerel halk tarafından ağrı kesici olarak da kullanılıyor.
Absinth tanıtımı ilgi çekiciydi; %70 oranında alkol içeren bir içki, delikli bir kaşıkla şeker yakılarak karamelize oluyor ve içkinin içine damlıyor, ve içiliyor, kolonyanın %80 oranında alkol olduğu düşünülürse böyle bir içkiyi içmek delilik gibi geliyor. Etken maddelere meraklı biri olarak içinde pelin otundan ekstrakte edilen “thujon” maddesinin absinthin içinde bulunduğunu öğreniyorum ve bu madde halüsünasyonlara neden oluyor, seratonin antagonisti biyojen amin olanGABA’yı aktif hale getirerek rahatlamayı sağlıyor.Vincent Van Gogh'un absinth içtikten sonra kulaklarını kestiği söyleniyor.
Karlovy Vary’de Bohemya Kristallerini ve ünlü Kristal Fabrikası MOSER de görülecek yerler arasında. Moser, 1957 de ilk mağazasını ve1893 te fabrikasını burada açmış.Moser, Bohemya Kristallerinin en ünlü markalarından biri. Birçok dükkan var, hatta dükkanlardan birinin adı camında Kehribar yazıyor, Türk Lirası bile kabul ediliyor.
Teple nehrinin iki yakasını birbirine bağlayan birçok küçük köprü var.Karlovy Vary’de çeşmeleri kaplayan yapılara “kolonad” adı veriliyor. Bu kaplıcaların; gastrointestinal hastalıklar, metabolik bozukluklar, diyabet, gut, şişmanlık,periodontitis (diş iltihabı),romatizma, karaciğer, pankreas, safra kesesi ve safra yolları hastalıkları,Onkolojik hastalıklar sonrası tedavi,nörolojik bozukluklar gibi birçok hastalığa iyi geldiği söyleniyor
Termal Kaynak Kolonadı (Vřídelní kolonáda) nehrin üzerine yer alıyor ve en büyük kaynak kolonadı. Termal Kaynak Kolonadı içlerinde en modern olanı ve merkez kaynak olarak kabul ediliyor. Binanın içinde farklı derecelerde suların aktığı çeşmelerden su içiliyor ve suyun basınçlı bir şekilde neredeyse tavana değecek şekilde aktığı bir havuz bulunuyor.
Termal Kaynak Kolonadın çıkışında Nehrin kenarında ve yerde bulunan "Güneş Saati"ni görüyoruz. Güneş saatinin hemen yanında Tepla Nehrinin sol tarafında yer alan St. Maria Magdalena Kilisesi narin görüntüsü ile karşımızda (Kostel Sveti Maří Madaléná), 18. yüzyıl Barok mimarisiyle yapılmış.
Mill (Değirmen) Kolonadı (Mlýnská kolonáda), Karlovy Vary’nin sembollerinden biri.
1871–1881 yılları arasında yapılmış. Nehrin solunda yer alan 100’den fazla sütunuyla bir Yunan tapınağına benzeyen kolonad nehrin solunda bulunuyor.
Nehrin kıvrım yaptığı yerdeki Antonín Dvořák Parkı’nın içinde, Karlovy Park Kolonadı (Sadová kolonáda) bulunuyor.
Bu kolonadlardan su içmek için çok orijinal bardaklar satılıyor, bardaklar çaydanlığa benziyor,porselenden yapılmış ve uç kısmıyla sıcak sular içiliyor, madeni bir tatla bereber suyun sıcaklığı hoşuma gitmese de biraz içtim, buralara kadar gelip te içmemek olmaz…
Karlovy Park kolonadını biraz geçip sağa doğru yürüdüğümüzde birçok yemek seçenekleri buluyoruz, rosto, somon balığı, av hayvanları önerilen seçenekler arasında.
Karlovy Vary’i gezerken nehrin hemen yanında turistler için bilgi merkezi bulunuyor.
Her türlü haritayı ve bilgiyi buradan öğrenilebilinir. Bizim Karlovy Vary gezimiz tur içinde ekstra tur programıydı.
Prag’la mesafesi yaklaşık iki saat, THY’nin de direk buraya uçuşu bulunuyor. Bu güzel şehir en az birkaç gün gelinip kalınabilecek bir yer.
Karlovy Vary gezimizin tadı damağımızda kalarak tekrardan Prag’a dönüyoruz.
Yazan İnci DOĞAN SÖĞÜTLÜ